İmge Nedir? Kısaca Bir Örnekle Anlatayım
İmge: Sadece Kelimeler mi, Yoksa Daha Fazlası mı?
Herkesin kafasında farklı bir imge vardır. Çocukken, sabahları uykusuz bir şekilde kalkıp, okul öncesi kahvaltıda annemin “Bugün ne yemek istersin?” diye soracağı anı hatırlıyorum. O an, aslında hiç bir yemek tercihi yapmasam da “Çocuklar için sağlıklı kahvaltı” gibi bir imge oluşurdu kafamda. Bu imgeyi birkaç saniyede, düşünmeden yaratırdım. Bir tür zihinsel “yansıma” ya da resim gibi düşünebilirsiniz. Kısacası, imge, bizim zihnimizde bir şeyin, bir durumun ya da bir duygunun yansımasıdır.
Hadi, ekonomiden biraz uzaklaşıp bunu hayatın içinden bir örnekle daha netleştireyim. Ankara’da, sabahları işe gitmek için toplu taşıma kullanırken, camdan dışarı bakarken, bir sabah yaşadığım sahne aklımda. Havanın soğuk olduğu bir gündü. Metroya binerken, bir kadının elindeki kahve bardağından buhar yükseliyor, metroda var olmanın zorluğundan bağımsız, o anın ne kadar anlamlı olduğu üzerine bir imgeye kapıldım. Kahve kokusuyla, soğuk havanın birleştirilmesi ve sabah insanlarının sabahın ilk ışıklarıyla birleşmesi… İşte bu, bir imgeydi. Hangi kelimelerle açıklanabilir? Neredeyse tüm duyguları ve atmosferi hissettirecek kelimeleri bulmak zor.
İmge Nedir? Kısaca Duyularımızla Yaratılan Zihinsel Resimler
İmge nedir diye soran biri olduğunda, bir başka örnek vermek gerekirse, yaz tatilinde memleketteki dağ köyünde oynadığımız çocukluk oyunlarını hatırlıyorum. Her yaz, köydeki evimizde serin bir akşam vakti, rüzgarın o mis gibi kokusu, bahçedeki kiraz ağaçlarının yapraklarının arasında çırpınan kuşlar, kararmaya yüz tutan gökyüzü… Tüm bu görüntüler ve hisler, bir imge oluşturur. Bu, bir fotoğrafın ya da bir tablonun çok ötesinde bir şeydir. Çünkü sadece gözle gördüğümüz değil, kulakla duyduğumuz, burnumuzla kokladığımız, hissettiklerimiz de imgeyi tamamlar.
İmge, bir tür zihinsel resim ya da duyusal bir deneyimdir. Şiirle, edebiyatla sıkça ilişkilendirilse de aslında hayatın her alanında bir imgeyi görmek mümkün. Ekonomi okumuş biri olarak bazen veri analizine odaklanırken de benzer bir şeyle karşılaşıyorum. Veriler bir araya geldiğinde, sayılar sadece sayılar olmaktan çıkıp bir hikâye anlatmaya başlar. İşte tam da bu noktada imge devreye girer. Verilerle oluşturduğun o zihinsel görsel, bir anlam kazanır. Örneğin, iş yerindeki performans analiz raporunda “Satışlar geçtiğimiz yıl %15 arttı” şeklinde bir veri var. Peki, bu veriye bakarken gözümde hangi imge canlanıyor? Müşterilerin alışveriş sepetinde gezindikleri, mağaza çalışanlarının yoğun bir şekilde satış yaptığı bir an. İşte imge, bizim bu sayısal verilere bir anlam yüklememizi sağlayan zihinsel bir araçtır.
İmgeyi Hayatın İçinden Örneklerle Anlamak
Günlük hayatımda gördüğüm sahneler, ya da bazen bir sohbet esnasında duyduğum kelimeler de benim için imgeler yaratıyor. Örneğin, geçen hafta akşamüstü iş çıkışı, Kocatepe Cami’nin önünden geçerken, havanın soğuduğu bir saatte, caddede yürüyen insanların hızla işlerine gitmeleri ya da trafikte bekleyen araçların ışıklarının yanıp söndüğü anlarda, bir anda kafamda bir şehir imgeleri oluştu. Yoğun, hızlı, bazen gergin ama bir o kadar da sıradan ve normal bir hayatın içinde olmamın verdiği hissiyat. Bunu, ne bir görselle ne de sadece kelimelerle anlatmak mümkün. Ama o anın görüntüsü, duyduğum sesler ve hissettiklerim hep bir imge oluşturdu.
Hatta bazen sosyal medyada paylaşılan fotoğraflara bakarken, altındaki açıklamalardan çok daha fazla anlam çıkarırım. O anı görsel olarak hafızamda tekrar canlandırırken, sesler, kokular, ışıklar ve atmosfer gibi unsurlar da zihnimde belirir. Sosyal medyanın yüzeysel ve anlık paylaşımlarında, insanlar bazen imgeler oluşturmayı istemese de, bir fotoğraf ya da video bile bize zihin açıcı imgeler sunabilir. Bu yüzden sosyal medya, yalnızca eğlencelik değil, aynı zamanda yaratıcı imgeler oluşturulması için harika bir araçtır.
Ekonomi ve Verilerin Arkasında Bir İmge Var mı?
Hadi biraz da iş hayatına dönelim. Ekonominin verilerini incelediğimizde, örneğin bir ülkenin gayri safi yurtiçi hasılası (GSYİH) her yıl artıyorsa, bu sayılar sadece kuru bir hesaplama olmaktan çıkar ve bir hikaye anlatmaya başlar. Bir ülkenin ekonomik büyümesi, insanların iş gücünde harcadıkları emek, şirketlerin üretim süreçleri, hatta insanların o yıl daha fazla alışveriş yapması – tüm bunlar birer imge yaratır. O yüzden ekonomiyle uğraşırken verilerin oluşturduğu imgeleri düşünmek, sayılara anlam katmak çok önemlidir.
Hadi gelin, kısa bir örnek üzerinden ilerleyelim: “Türkiye’nin 2024 yılı için beklentisi %5 büyüme.” Bu veriyi sadece bir rakam olarak almak, neredeyse kimseyi etkilemez. Ama bu rakamın ardında, işletmelerin yeni yatırımlar yapması, gençlerin iş bulma umuduyla yola çıkması, ailelerin daha fazla harcama yapmaya başlaması gibi birçok imge vardır. Ekonomi, kelimelerden çok, toplumun gerçek yaşamındaki imgelerle şekillenir.
Sonuç: İmge, Zihnimizdeki Gizli Güç
İmge nedir, kısaca örnek verecek olursak, aslında her an çevremizde oluşan zihinsel resimlerdir. Bu imgeler bazen gördüğümüz şeylerden, bazen duyduğumuz şeylerden, bazen de hissettiklerimizden doğar. İmge, kelimelerin ya da sayılarla anlatılamayan dünyayı, bir tür zihinsel yansıma olarak oluşturur. Edebiyat, ekonomi, sosyal medya ve günlük yaşam gibi alanlarda imgeler sıkça karşılaştığımız ve aslında görmeyi unuttuğumuz bir olgudur. İmge, basit bir kavram gibi görünse de, insanın zihinsel dünyasını, toplumsal hayatını ve bireysel deneyimlerini anlamamıza yardımcı olan güçlü bir araçtır.