Hekim Kime Denir? Siyasal İktidarın, Bilginin ve Toplumsal Gücün Kesişim Noktasında Bir Figür Bir siyaset bilimci olarak, “hekim” kavramını yalnızca tıp mesleğini icra eden bir birey olarak değil, toplumsal yapının derin damarlarında yer alan bir iktidar figürü olarak ele almak gerekir. Çünkü her bilgi formu, özellikle de yaşam ve ölüm arasındaki sınırda işleyen tıbbi bilgi, bir iktidar ilişkisi üretir. O halde, hekim sadece hastalıkları tedavi eden bir kişi midir, yoksa toplumsal düzenin sürekliliğini sağlayan bir kurumsal ideoloji aktörü müdür? Bilgi ve İktidar: Hekimin Toplumsal Konumu Michel Foucault’nun kavramlaştırdığı biçimiyle, bilgi hiçbir zaman masum değildir; her bilgi bir iktidar biçimini yeniden…
4 YorumFikir Dolu Topluluk Yazılar
Toplumsal Yapının Sessiz Tanığı: Güzelbahçe Üzerine Sosyolojik Bir Bakış Bir sosyolog olarak Güzelbahçe sokaklarında yürürken, denizin tuzlu kokusuna karışan bir sessizliği hissederim. Bu sessizlik, yalnızca bir sahil kasabasının dinginliğinden ibaret değildir; toplumsal yapıların, kültürel pratiklerin ve bireylerin bir araya geliş biçimlerinin de sessiz bir yankısıdır. “Güzelbahçe Merkez ilçe mi?” sorusu kulağa basit bir idari sorgu gibi gelse de, aslında bu sorunun ardında çok daha derin bir toplumsal anlam yatar. Çünkü bir yerin “merkez” olup olmaması, yalnızca coğrafi değil, toplumsal ve kültürel bir konumlanmadır da. Güzelbahçe’nin Sosyolojik Konumu: Merkez mi, Çeper mi? Güzelbahçe, idari olarak İzmir’in merkez ilçesi değildir. Ancak sosyolojik…
8 YorumOsmanlı’da Haraç Vergisi Kimlerden Alınır? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Adalet Üzerine Bir Yorum Bazı tarihî kavramlar vardır ki, sadece geçmişi değil, bugünü de anlamamıza yardım eder. “Haraç vergisi” de bunlardan biridir. Osmanlı’da uygulanan bu vergi, yalnızca bir ekonomik sistemin parçası değil; adalet, aidiyet ve toplumsal düzenin göstergelerinden biriydi. Bu yazıda, haraç vergisini toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet dinamikleriyle birlikte ele alarak, hem tarihsel bağlamı hem de insan merkezli bir bakışı birleştireceğiz. Çünkü tarih, yalnızca yöneticilerin değil, halkın hikâyesidir; kadınların sessiz emeğiyle, erkeklerin analitik düzen kurma çabasıyla birlikte şekillenir. Haraç Vergisinin Tarihsel Temelleri Osmanlı Devleti’nde haraç vergisi, esasen gayrimüslim tebaanın…
8 YorumKırım Kongo Kanamalı Ateşi Öldürür mü? Sağlık, Toplumsal Cinsiyet ve Adalet Perspektifinden Bir Bakış Bir Hastalıktan Fazlası: Toplumu Düşünmeye Davet Bazen bir sağlık meselesi, sadece tıbbi bir konu olmaktan çıkar ve toplumun en derin katmanlarına dokunur. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) tam da bu örneklerden biridir. Basit gibi görünen bir “keneden bulaşan hastalık” meselesi, aslında toplumsal cinsiyet rollerinden kırsal kalkınmaya, sağlık eşitsizliklerinden sosyal adalete kadar uzanan geniş bir yelpazede hayatlarımızı etkiler. Peki en çok sorulan sorulardan biri olan “Kırım Kongo Kanamalı Ateşi öldürür mü?” sorusuna yalnızca tıbbi bir yanıt vermek yeterli midir? Yoksa bu soruyu daha geniş bir bağlamda mı…
Yorum BırakGeçmişten Bugüne Bir Melodi: Göksel’in “Günün Birinde” Şarkısının Doğuşu ve Toplumsal Yankısı Bir tarihçi için her dönem, kendi ruhunu sesinde taşır. Sözler, melodiler ve duygular; bir toplumun yaşadığı dönüşümlerin sessiz tanıklarıdır. Bugün, Göksel’in “Günün Birinde” adlı şarkısının ne zaman çıktığını konuşurken, aslında yalnızca bir tarihsel veriden değil; bir dönemin duygusal ikliminden, bir toplumun değişen bakış açısından da bahsediyoruz. Müzik, zamanın tanığıdır; ve Göksel’in sesi, 2000’li yılların başındaki Türkiye’nin ruhunu anlamak için güçlü bir rehberdir. Göksel ve Döneminin Ruhunu Yansıtan Bir Ses Göksel, Türk pop müziğinin duygusal yoğunluğu en derin sanatçılarından biridir. 1990’ların sonunda müzik sahnesine adım atan sanatçı, 2000’lerle birlikte…
Yorum BırakDünyaca Ünlü Heykeltraşlar ve Felsefi Perspektif: Etik, Epistemoloji ve Ontoloji Üzerinden Bir Bakış Filozof Bakışıyla: Sanat, Gerçeklik ve İnsanlığın Anlam Arayışı Sanat, insanlık tarihinin en eski ifade biçimlerinden biri olarak, yalnızca estetik değerler sunmakla kalmaz; aynı zamanda insanın varoluşunu, düşünsel ve duygusal dünyasını keşfetmesinin bir aracıdır. Bir filozof olarak sanatın doğasına baktığımızda, onu yalnızca görsel bir nesne değil, insanlık tarihinin ve düşüncesinin yansıması olarak görürüz. Heykeltraşlık, bu bakış açısının en güçlü somutlaşmalarından biridir. Her bir heykel, sadece bir figür veya şekil yaratmaktan ibaret değildir; aynı zamanda insanın kendisiyle, toplumuyla ve evrenle kurduğu ilişkiyi, bazen bilinçli bazen ise bilinçdışı bir biçimde…
Yorum BırakKAP Elbise Ne Demek? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Adalet Perspektifinden Bir Bakış “KAP elbise” ifadesi kulağa sıradan bir moda terimi gibi gelebilir. Ancak biraz derinlemesine düşündüğümüzde, bu kavramın yalnızca giyinme biçimimizle değil; aynı zamanda toplumun bizi nasıl görmek istediğiyle, hangi kalıplara sığdırmaya çalıştığıyla da yakından ilgili olduğunu fark ederiz. Bu yazıda, KAP elbisenin anlamını yüzeysel tanımlardan çıkarıp, toplumsal cinsiyet rolleri, çeşitlilik ve sosyal adalet ekseninde ele alacağız. Amacım; sizi yalnızca bilgilendirmek değil, aynı zamanda birlikte düşünmeye ve sorgulamaya davet etmek. KAP Elbise Nedir? Temel Tanım ve Kapsam KAP elbise, genellikle “Kapalı Giyim” veya “Kapalı Tarz” anlamında kullanılır. Daha muhafazakâr bir…
Yorum BırakKant’a Göre Ahlaki Değer Nereden Gelir? İyi Niyet, Ödev ve Özerklik Üzerine Bir arkadaş sohbetinde etik üzerine hararetli bir tartışma dönerken kendimi şu soruyu sormaktan alamadım: “Bir eylemi gerçekten ahlaki yapan şey nedir?” Alkış toplayan sonuçlar mı, yoksa görünmez bir iç pusula mı? Bu yazıda, Kant’ın cevabını birlikte arayalım. Sade ama sığ olmayan; gündelik hayata, bugüne ve yarına dokunan bir yolculuk… Hadi gelin, Kant’ın ahlak felsefesine merakla yaklaşan birinin samimi notları eşliğinde ilerleyelim. Kant’a göre ahlaki değer, sonuçlardan ya da duygusal eğilimlerden değil; iyi niyetten kaynaklanan ve yalnızca ödevden dolayı yapılan eylemlerden doğar. Ölçüt, aklın koyduğu kategorik buyruktur: Eylemimizin dayandığı…
Yorum BırakÖn Görünüş Ne Demek? Toplumun Sahnesinde Kimlik, Rol ve Algı Üzerine Sosyolojik Bir Okuma Bir sosyolog olarak insan davranışlarını incelerken, hep aynı temel sahneye geri dönerim: toplumun sahnesi. Bu sahnede her birey, başkalarının gözünde “nasıl göründüğüyle” ilgili sürekli bir farkındalık içindedir. Bu farkındalık, sosyolojide “ön görünüş” olarak adlandırılır. Peki, ön görünüş ne demek? Yalnızca fiziksel görünüm mü, yoksa toplumsal düzenin bireylere biçtiği bir rol maskesi midir? Bu yazı, görünüşün toplumsal anlamlarını, cinsiyet rolleri ve kültürel pratikler bağlamında irdeleyerek, kimliğimizin toplumla kurduğu o hassas dengeyi sorguluyor. Toplumsal Sahne ve Ön Görünüş: Goffman’dan Günümüze Kanadalı sosyolog Erving Goffman, 1959 tarihli Günlük Yaşamda…
Yorum BırakTavuğun Beyaz Etine Ne Denir? Psikolojinin Sofrasından Bir Analiz Bir psikolog olarak bazen en basit soruların bile insan zihninin derinliklerinde saklı anlamları ortaya çıkardığını görürüm. “Tavuğun beyaz etine ne denir?” sorusu, ilk bakışta yalnızca bir bilgi sorgusu gibi görünür; yanıtı da gayet basittir: “göğüs eti”. Ancak psikolojik bir mercekten bakıldığında bu soru, insanın algılama biçiminden, tercihlerinin ardındaki bilinçdışı dinamiklere kadar pek çok şeyi anlatır. Çünkü insan zihni, yemekle, özellikle de etle, yalnızca beslenme üzerinden değil; kimlik, duygular ve toplumsal değerler üzerinden de ilişki kurar. Bilişsel Psikoloji Perspektifi: Sınıflandırmanın Gücü Bilişsel psikolojiye göre insan zihni, dünyayı anlamlandırmak için sınıflandırma yapar. Tavuğun…
Yorum Bırak