Hekim Kime Denir? Siyasal İktidarın, Bilginin ve Toplumsal Gücün Kesişim Noktasında Bir Figür
Bir siyaset bilimci olarak, “hekim” kavramını yalnızca tıp mesleğini icra eden bir birey olarak değil, toplumsal yapının derin damarlarında yer alan bir iktidar figürü olarak ele almak gerekir. Çünkü her bilgi formu, özellikle de yaşam ve ölüm arasındaki sınırda işleyen tıbbi bilgi, bir iktidar ilişkisi üretir. O halde, hekim sadece hastalıkları tedavi eden bir kişi midir, yoksa toplumsal düzenin sürekliliğini sağlayan bir kurumsal ideoloji aktörü müdür?
Bilgi ve İktidar: Hekimin Toplumsal Konumu
Michel Foucault’nun kavramlaştırdığı biçimiyle, bilgi hiçbir zaman masum değildir; her bilgi bir iktidar biçimini yeniden üretir. Hekim de bu iktidar ağının merkezinde yer alır. Hastayı muayene eden hekim, yalnızca biyolojik bir bedeni değil, aynı zamanda disipline edilmesi gereken bir toplumsal bedeni de düzenler. Bu bağlamda hekim, bireyin değil, toplumun bedenini tedavi eden bir otorite figürüne dönüşür.
Klinik mekânı, tıpkı devletin bürokrasisi gibi işler: belirli normlar, prosedürler, denetimler ve itaat ilişkileriyle. Bir vatandaş, sağlık kurumuna girdiğinde, tıpkı bir kamusal kurumda olduğu gibi bir iktidar ilişkisine dahil olur. Hekimin otoritesi, bilimsel bilginin meşruiyetiyle güçlenir; bu meşruiyet, ideolojik bir düzenin de taşıyıcısıdır.
Hekim ve Kurumsal İktidar: Devletin Biyopolitik Uzantısı
Modern devletin en önemli görevlerinden biri, yurttaşın bedenini korumak ve üretken kılmaktır. Bu noktada hekim, devletin en stratejik müttefiklerinden biri haline gelir. Halk sağlığı politikaları, sadece tıbbi değil, aynı zamanda siyasal bir projedir. Aşı kampanyalarından nüfus politikalarına kadar her adımda hekim, bir tür biyopolitik ajan olarak hareket eder.
Hekimin “iyileştirme” eylemi, görünürde tarafsız olsa da aslında belirli bir düzenin sürekliliğini sağlar. Sağlıklı birey, üretken vatandaş demektir; üretken vatandaş ise, sistemin devamı için gereklidir. Bu nedenle, hekimlik sadece bir meslek değil, vatandaşlık ideolojisinin biyolojik düzeyde yeniden üretimidir.
Toplumsal Cinsiyet Perspektifinden: Erkek Stratejiler, Kadın Etkileşimler
Hekimliğin tarihsel olarak erkek egemen bir alan olması, iktidar dilinin şekillenmesinde önemli bir etkendir. Erkek hekimlik, strateji ve kontrol odaklıdır; bedeni bir savaş alanı gibi görür, müdahale eder, yönetir, yönlendirir. Bu yaklaşım, siyaset biliminin klasik iktidar kuramlarıyla da örtüşür: gücü elde tutma, düzeni koruma ve özneleri disipline etme.
Oysa kadın hekimlerin ya da kadınsı bakışın yükselişiyle birlikte, tıp alanında farklı bir paradigma ortaya çıkmıştır. Kadınlar, etkileşim ve katılım üzerinden işleyen bir iktidar biçimi geliştirirler. Bu demokratik yaklaşım, hastayı edilgen bir nesne olmaktan çıkarıp, karar süreçlerine dahil eden bir yurttaş haline getirir.
Bu fark, aslında toplumsal düzenin siyasal yapısına dair derin bir ipucu verir: erkek egemen iktidar biçimleri merkeziyetçi ve hiyerarşik bir düzeni savunurken, kadın merkezli yaklaşımlar çoğulculuğu, diyalogu ve karşılıklı tanınmayı öne çıkarır. Peki, hangi düzen daha “sağlıklı” bir toplum yaratır?
Vatandaşlık, Beden ve Devlet: Hekim Nerede Durur?
Bir yurttaşın bedenine yönelik her müdahale, aslında devletin kendi bedenine yönelik bir müdahaledir. Bu nedenle, hekim ile vatandaş arasındaki ilişki, yalnızca bireysel değil, aynı zamanda siyasal bir ilişkidir. Devlet, hekim aracılığıyla vatandaşın bedenine dokunur; vatandaş ise hekime güvenerek devlete teslim olur. Bu güven ilişkisi, modern siyasal düzenin en sessiz ama en güçlü itaat mekanizmalarından biridir.
O halde şu soruyu sormak gerekir: Hekim gerçekten bireyin dostu mu, yoksa devletin biyopolitik gölgesi mi? Vatandaşın sağlığını koruyan mı, yoksa onu belli bir ideolojik norm çerçevesinde şekillendiren mi?
Sonuç: Hekim, İktidarın En Nazik Temas Noktası
Sonuç olarak “hekim kime denir?” sorusuna yalnızca bir mesleki tanımla yanıt vermek, siyasal açıdan eksik kalır. Hekim, bilginin, iktidarın, ideolojinin ve toplumsal düzenin tam kesişim noktasında durur. Bir eliyle tedavi ederken, diğer eliyle toplumu biçimlendirir. Bir yandan yaşamı korur, diğer yandan hangi yaşamın korunmaya değer olduğuna karar verir.
Belki de asıl soru şudur: Hekimlik, bir insanlık sanatı mı, yoksa iktidarın en incelikli biçimi midir? Cevap, toplumun kendi demokrasi anlayışında gizlidir.
Doktora yapmak sizi doktor yapar mı? Evet, doktora sahibi bir kişi “doktor” unvanını kullanabilir, ancak tıp doktoru değildir. Doktora bir araştırma derecesidir, tıp doktorluğu ise tıp pratiği yapmak anlamına gelir . Doktora mezunları genellikle akademi, araştırma veya uzmanlık gerektiren sektörlerde çalışırlar. 2025 Doktora yapmak sizi doktor yapar mı? Evet, doktora sahibi bir kişi “doktor” unvanını kullanabilir, ancak tıp doktoru değildir.
Yiğitalp!
Katkılarınız sayesinde makale, yalnızca akademik bir metin değil, aynı zamanda daha ikna edici bir anlatım kazandı.
“Hekim” ve “doktor” terimleri birbirinin yerine kullanılsa da, kendi alanlarında farklı günlük sorumlulukları vardır. Tüm hekimler doktor olarak kabul edilir, ancak tüm doktorlar hekim olarak sınıflandırılmaz . 28 Ara 2024 “Hekim” ve “doktor” terimleri birbirinin yerine kullanılsa da, kendi alanlarında farklı günlük sorumlulukları vardır. Tüm hekimler doktor olarak kabul edilir, ancak tüm doktorlar hekim olarak sınıflandırılmaz .
Yasmin! Sevgili katkı veren dostum, sunduğunuz fikirler yazının estetik değerini artırdı ve daha etkileyici hale getirdi.