Göden Ne Anlama Gelir? Gücün, Kurumların ve İdeolojinin Gölgesinde Bir Kavram
Bir Siyaset Bilimcinin Düşünce Laboratuvarından
Siyaset biliminin temelinde bir soru yatar: “Güç kimde ve nasıl kullanılıyor?”
Toplumun damarlarında dolaşan bu güç, kimi zaman yasalarla şekillenir, kimi zaman da görünmez kurallarla işler. Bu bağlamda, Türkçenin derinlerinden gelen ve köken olarak Anadolu’nun yerel dil hafızasında yaşayan “Göden” kelimesi, yalnızca dilsel bir merak değil, aynı zamanda siyasal bir metafor olarak da karşımıza çıkar.
Göden, bazı ağızlarda “sınır, çizgi, kenar” ya da “geçiş noktası” anlamında kullanılır. Ancak bu sınır, yalnızca coğrafi değildir; güç ile itaat, iktidar ile yurttaş, erkek ile kadın, birey ile devlet arasındaki görünmez çizgidir. Göden, siyasetin tam kalbinde duran o eşiktir.
Göden: Gücün Eşiği
Her iktidar bir göden yaratır. Bu, hem fiziksel hem de zihinsel bir sınırdır.
Bir devletin vatandaşına “buraya kadar” dediği yer, bir toplumun “biz” ile “öteki”yi ayırdığı hattır. Göden bu anlamda, Foucault’nun iktidar analizlerinde gördüğümüz “görünmez tahakküm alanlarını” çağrıştırır. Göden, iktidarın görünmez duvarıdır.
Bir vatandaş o duvara dokunduğunda “rejimin sınırını” hisseder; neyi sorgulayabileceğini, neyi konuşamayacağını öğrenir.
Peki, bu sınır kim tarafından çizilir? Yasalar mı, kurumlar mı, yoksa alışkanlıklarımız mı?
Belki de hepsi. Çünkü siyaset yalnızca iktidar organlarıyla değil, toplumsal bilinçle de şekillenir.
Erkek İktidarın Gödeni: Strateji, Kontrol ve Güç
Tarih boyunca erkek egemen siyaset anlayışı, “gödeni” koruma refleksiyle hareket etti.
Erkeklik, siyasette bir tür “sınır bekçiliği”ne dönüşmüştür:
– Devletin bekası için çizilen kırmızı çizgiler,
– Ulusun onuru adına kurulan yasalar,
– Liderlik kültüyle beslenen güç piramitleri…
Hepsi birer göden metaforu olarak okunabilir.
Erkek siyasal zihni, sınırları belirlemeyi, korumayı ve yönetmeyi güç göstergesi olarak görür. Bu yüzden “göden”, onun stratejik zihninde bir harita gibidir — kontrolün sürdürülebilmesi için çizilmiş alanlar bütünü.
Ancak bu yaklaşım, genellikle toplumun ötekileştirilmiş kesimlerini dışarıda bırakır. Çünkü gödeni çizen el, çoğu zaman “merkezdeki erkek” elidir. Oysa siyaset, yalnızca çizgi çekmek değil, o çizgiyi kimlerin geçebileceğini tartışmaktır.
Kadın Bakışında Göden: Katılım, Diyalog ve Eşik Aşımı
Kadın siyaset anlayışı ise, gödeni yıkmak değil, dönüştürmek ister.
Kadınlar tarih boyunca dışlanmış, marjinalize edilmiş, “sınırın ötesinde” bırakılmıştır. Bu yüzden onların siyasal tahayyülünde göden, bir duvar değil, bir geçittir.
Bir kadın politikacı için göden, “güce ulaşmanın değil, gücü paylaşmanın eşiğidir.”
Toplumsal katılımı artırmak, farklı sesleri duyurmak, dayanışmayı çoğaltmak — bunlar kadın siyasetinin gödeni aşma biçimleridir.
Bu noktada göden, iktidarın simgesinden çıkıp demokratik bir diyalog alanına dönüşür.
Kadınlar için siyaset, “kim çizdi?” değil “kim geçiyor?” sorusuna dayanır.
İdeoloji, Vatandaşlık ve Gödenin Yeniden Çizilmesi
Her ideoloji, kendi gödenini yaratır.
Liberalizm bireyin özgürlüğüyle devleti sınırlar; sosyalizm üretim araçlarının mülkiyetini yeniden tanımlar; muhafazakârlık ise gödeni gelenekle örer.
Vatandaş ise bu çizgiler arasında gezinir — bazen bir seçmen, bazen bir protestocu, bazen de sessiz bir gözlemci olarak.
Peki, vatandaşın kendi gödenini çizme hakkı var mıdır?
İşte demokrasinin asıl sınavı burada başlar.
Çünkü özgürlük, yalnızca sınırların kaldırılması değil, onları kimin belirlediğinin sorgulanmasıdır.
Gödeni Kim Çizer, Kim Aşar?
Bugün toplumlar, yeni gödenlerin eşiğinde duruyor. Dijital alanlar, yapay zekâ politikaları, göçmen hakları, toplumsal cinsiyet mücadelesi… Hepsi yeni bir siyasal harita çiziyor.
Ve bu haritada “göden”, artık sadece bir sınır değil, bir müzakere alanı haline geliyor.
Göden ne anlama gelir?
Bir çizgi, bir uyarı, bir çağrı.
Belki de insanın, gücün, kimliğin ve özgürlüğün arasındaki o hassas eşiktir.
—
Okura Sorular: Senin Gödenin Nerede?
– Gücün sınırlarını kim belirliyor?
– Vatandaş olarak senin “göden”in nerede başlıyor, nerede bitiyor?
– Kadın ve erkek siyaset anlayışlarının sentezi mümkün mü, yoksa bu da yeni bir sınır mı yaratır?
Yorumlarda düşüncelerini paylaş.
Çünkü her fikir, yeni bir göden çizer — ve her diyalog, o sınırı aşmanın ilk adımıdır.